“Şükreden olmayayım mı?”
“Nitekim size içinizden bir peygamber gönderdik. O, size ayetlerimizi okuyor, sizi şirkten temizliyor, size kitabı ve hikmeti öğretiyor ve size bilmediğiniz şeyleri öğretiyor. O halde siz, Beni zikredin ki Ben de sizi anayım. Bana şükredin nankörlük etme
Şükür bizzat murad edilirken sabır başkasından dolayı murad edilmektedir. Sabır, şükre götürdüğü için övülür. O halde sabır, şükrün hizmetçisidir.
Buhari ile Müslim’de sabit olduğuna göre, Allah Resulü (namaz kıldığı vakit) ayakları patlayacak derecede ayakta dururdu. Kendisine:
“Sen niye böyle yapıyorsun? Halbuki Allah senin gelmiş geçmiş bütün günahlarını affetmiştir” denilmiş.
Bunun üzerine Resulullah (S.a.v.):
“Şükreden bir kul olmayayım mı?” buyurmuştur.
Şükretmeme yardım et!
İmam Ahmed’in Müsned’inde ve Tirmizi’de sabit olduğuna göre, Resulullah (S.a.v.) Muaz (r.a.)’a
“Vallahi ben seni seviyorum, her namazın sonunda:
“Allah’ım bana Seni zikretmeme, şükretmeme ve Sana güzel ibadet etmeme yardım et” diye dua etmeyi unutma” buyurmuştur.
Dünya, ahiret hayrı
İbn-i Ebi’d-Dünya’nın rivayet ettiğine göre İbn-i Abbas şöyle demiştir:
“Allah Resulü, Dört şey vardır ki onlar kime verilirse, dünya ve ahiret hayrı verilmiş olur;
– Şükreden kalp,
– Zikreden dil,
– Belaya sabreden beden,
– Nefsinde ve malında kendisine hıyanetlik etmeyen kadın” buyurmuştur.
Şükredin, nimetiniz artsın
Bir hadis-i şerifde:
“Allah Teala bir kuluna şükretme-yi ihsan ederse, onu ziyadeden mahrum etmez” buyrulmuştur. Çünkü Allah Teala Hazretleri: “Andolsun eğer siz, şükrederseniz, elbette size (nimetimi) artırırım” (İbrahim/7) buyurmuştur.” (İbn-i Ebi’d-Dünya.)
Hasan-ı Basri demiştir ki:
“Allah Teala, nimetiyle dilediği kadar faydalandırır. Nimete şükredilmediği takdirde onu azaba çevirir. Bundan dolayı şükre, “Hafız koruyucu” ismi verilmiştir. Çünkü şükür, mevcud olan nimetleri korur, mevcud olmayan nimetlerin de elde edilmesine vesile olur.”
Ali b. Ebu Talip (r.a.), Hemedanlı bir adama:
“Nimete, şükür ile ulaşılır. Şükürle nimet artar. Şükür ile nimet, bir arada bulunurlar Kuldan şükür kesilmedikçe, Allah’dan da nimetin artırılmalı kesilmez” demiştir. (İbn-i Ebi’d Dünya.)
Ömer b. Abdülaziz:
“Allah’ın nimetlerini, Allah’a şükretmek suretiyle bağlayınız” demiştir. Şükür nimetlerin bağıdır.
Mutarrif b. Abdullah:
“Andolsun ki afiyet verilip de şükretmem, bela verilip de sabretmemden daha hayırlıdır” demiştir.
Her şey Allah’tan
Yine İbn-i Ebi’d-Dünya’nın rivayet ettiğine göre, Aişe (r.a.) şöyle demiştir:
“Resulullah (S.a.v.):
“Allah bir kuluna bir nimet verir de o da onun Allah’tan olduğunu bilirse, mutlaka onun için şükür sevabını yazar.
Allah, kulunun işlediği günahına pişman olduğunu bilirse, mutlaka o istiğfar etmeden önce ona mağfiret eder. Bir kimse bir dinara bir elbise satın alıp onu giyip de Allah’a hamd ederse, o elbise diz kapaklarına varmadan Allah ona mağfiret eder.” buyurmuştur.
Allah razı olur
Sahih-i Müslim’de, sabit olduğuna göre, Resulullah (S.a.v.):
“Şüphesiz ki Allah, yemek yedikten sonra, ondan dolayı Allah’a hamdeden, suyu içtikten sonra, ondan dolayı Allah’a hamd eden kuldan razı olur” buyurmuştur.
Bu büyük mükafat, yani Allah’ın razı olması, mükafatların en büyüğüdür. Nitekim Cenab-ı Hak:
“Allah’ın, (kulunun hamdederek şükretmesi karşılığındaki) rızası daha büyüktür.” (Tevbe/72) buyurmuştur.
Meleklerin yorulması
Süfyan-ı Sevri demiştir ki:
“Davud aleyhisselam, Allah’a, vechinin keremine ve celalinin izzetine layık olduğu gibi hamdolsun” demiş.
Bunun üzerine Allah Teala, ona:
“Ya Davud, sevap yazmaktan melekleri yordun” diye vahyetmiştir.
Ebu Reca el-Utaridi demiştir ki:
Nimetleri üzerinizde taşıyın
Bir gün bizim yanımıza İmran b. Husayn üzerinde ipekli bir şal bulunduğu halde geldi -ben bu şalı onun üzerinde ne bundan önce ne de bundan, sonra görmedim- ve dedi ki, Resulullah (S.a.v.):
“AllahTeala, bir kuluna nimet verdiğinde nimetinin eserini kulunun üzerinde görmeyi sever” buyurdular.
Amr b. Şuayb’in sahifesinde o babasından, o da dedesinden, o da Resulullah’dan rivayet ettiğine göre:
Resulullah (S.a.v.):
“Yiyiniz içiniz kibirlenmeden, israf etmeden. Tasadduk edin, çünkü Allah Teala, nimetinin eserini kulunun üzerinde görmeyi sever” buyurmuştur.
Nimetleri devamlı anlatın
Hasan-ı Basri demiştir ki:
“Elinizde bulunan nimetleri devamlı anlatın. Çünkü nimetleri anlatmak şükürdür. Nitekim Allah Teala Resulüne, Rabbinin nimetlerini anlatmasını emrederek:
“Rabbi’nin nimetlerine gelince, onu anlat da anlat.” (Duha/11) buyurmuştur.
Allah Teala, kulunun üzerine vermiş olduğu nimetinin eserini görmeyi sever. Çünkü kulun üzerinde nimetin eserinin görülmesi lisan-ı hal ile nimetin şükrüdür.